
Rektörün Oğlu İçin Skandal Transfer! Şentop'un Rolü Ne?
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (TNKÜ) Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin'in, oğlu Yiğit Şahin'i hukuk fakültesi mezunu yapabilmek adına izlediği sıra dışı yöntemler gündeme bomba gibi düştü. İddialara göre rektör, oğlunu önce Makedonya ve Ukrayna'daki üniversitelerde özel öğrenci statüsünde okutarak, ardından yatay geçiş yoluyla TNKÜ'ye transferini sağladı. Yükseköğretim Kurumu (YÖK) tarafından başlatılan soruşturma ise şaşırtıcı bir şekilde cezasız sonuçlandı. Bu durum, akıllara çeşitli soru işaretleri getirirken, olayın detayları merak konusu oldu.
Rektörün Oğlu Nasıl Hukukçu Oldu?
İddialara göre, Yiğit Şahin, Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na (YKS) girmeden hukuk fakültesine kayıt yaptırdı. Rektör Şahin'in, oğlunu önce Makedonya ve Ukrayna'daki üniversitelere özel öğrenci olarak gönderdiği, daha sonra ise pandemi ve savaş gibi olağanüstü durumları fırsat bilerek yatay geçiş hakkını kullanarak TNKÜ'ye transferini sağladığı belirtiliyor. Bu süreçte, YÖK tarafından başlatılan soruşturmanın cezasız kapanması ise kafaları karıştırıyor.
- Oğul Yiğit Şahin, YKS'ye girmedi.
- Önce Makedonya ve Ukrayna'da özel öğrenci oldu.
- Pandemi ve savaş koşulları bahane gösterildi.
- Yatay geçişle TNKÜ'ye transfer edildi.
- YÖK soruşturması cezasız kapandı.
Bu durum, kamuoyunda büyük tepkilere yol açarken, rektörün yetkisini kullanarak oğluna ayrıcalık tanıdığı yönünde eleştiriler yükseliyor. Özellikle YÖK'ün soruşturmayı neden cezasız kapattığı sorusu, olayın üzerindeki sis perdesini daha da kalınlaştırıyor.
Mustafa Şentop'un Olaydaki Rolü Ne?
Olayın bir diğer dikkat çekici noktası ise, eski TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un bu süreçteki rolü. İddialara göre, Şentop'un da olayın içinde olduğu ve rektör Şahin'e destek verdiği öne sürülüyor. Bu iddialar henüz doğrulanmamış olsa da, Şentop'un isminin bu skandalda geçmesi, olayın siyasi boyutunu da gözler önüne seriyor.
Bu vahim iddialar karşısında, kamuoyunun aydınlatılması ve sorumluların hesap vermesi büyük önem taşıyor. YÖK'ün soruşturmayı neden cezasız kapattığı, Mustafa Şentop'un olaydaki rolü ve rektörün yetkisini kötüye kullanıp kullanmadığı gibi soruların yanıtlanması gerekiyor. Aksi takdirde, bu tür olaylar, üniversiteler üzerindeki güveni zedeleyecek ve adalete olan inancı sarsacaktır.
Bu skandal, Türkiye'deki yükseköğretim sisteminde yaşanan sorunları bir kez daha gün yüzüne çıkarıyor. Liyakat yerine torpilin ön plana çıkması, yetki ve nüfuzun kötüye kullanılması gibi durumlar, üniversitelerin itibarını zedeleyerek eğitim kalitesini düşürüyor. Bu nedenle, bu tür olayların üzerine kararlılıkla gidilmesi ve sorumluların cezalandırılması, gelecekte benzer olayların yaşanmasının önüne geçilmesi açısından büyük önem taşıyor.