Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun uçağına Türkiye hava sahasını kullanma izni verildiği yönündeki iddiaları sert bir şekilde yalanladı. Keçeli, yaptığı açıklamada bu yöndeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını ve herhangi bir talep de bulunulmadığını belirtti. Bu açıklama, özellikle İran ve Azerbaycan merkezli bazı basın kuruluşlarında çıkan haberlerin ardından geldi. Peki, bu iddiaların aslı var mıydı? İşte tüm detaylar…

Türkiye'den Üst Uçuş İzni İddiaları Nelerdi?

Son günlerde bazı basın yayın organlarında, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun 7 Mayıs'ta Azerbaycan'a yapacağı ziyaret için Türkiye hava sahasını kullanma izni aldığına dair haberler yer almıştı. Bu iddialar, özellikle bölgesel gerilimlerin arttığı bir dönemde büyük yankı uyandırmıştı. Ancak, Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı açıklama ile bu iddiaların asılsız olduğu netlik kazandı.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli'nin açıklaması şu şekilde oldu:

“İsrail Başbakanı’nın uçağına üst uçuş izni verildiği yönündeki iddialar kesinlikle doğru değildir. Bu yönde bize iletilen bir talep de bulunmamaktadır.”

Diplomatik Açıdan Bu Yalanlama Ne Anlama Geliyor?

Bu yalanlama, Türkiye'nin dış politikadaki hassasiyetlerini ve özellikle İsrail ile olan ilişkilerindeki mevcut durumu gözler önüne seriyor. Türkiye, Filistin meselesine verdiği önem ve İsrail'in politikalarına yönelik eleştirileriyle biliniyor. Bu nedenle, Netanyahu'nun uçağına üst uçuş izni verildiği yönündeki bir haberin doğru olmaması, Türkiye'nin bu konudaki tutumunu koruduğunu gösteriyor.

Uluslararası ilişkilerde, ülkelerin hava sahalarını kullanma izinleri önemli bir diplomatik araç olarak kabul edilir. Bir ülkenin başka bir ülkenin hava sahasını kullanmasına izin vermesi, genellikle iki ülke arasındaki ilişkilerin iyi olduğunu veya en azından normal düzeyde seyrettiğini gösterir. Bu nedenle, Türkiye'nin bu iddiaları yalanlaması, İsrail ile olan ilişkilerinde herhangi bir değişiklik olmadığına işaret ediyor.

Sonuç olarak, Dışişleri Bakanlığı'nın bu net açıklaması, kamuoyunda oluşan belirsizliği giderirken, Türkiye'nin dış politikadaki duruşunu da bir kez daha vurgulamış oldu. Bu türden hassas konuların, özellikle bölgesel istikrarın korunması açısından doğru ve güvenilir kaynaklardan takip edilmesi büyük önem taşıyor.