İslam NATO'su Kuruluyor Mu? Katar Saldırısı Fitili Ateşledi!
Gündem

İslam NATO'su Kuruluyor Mu? Katar Saldırısı Fitili Ateşledi!


26 September 20255 dk okuma4 görüntülenmeSon güncelleme: 26 September 2025

İsrail'in Katar'a düzenlediği saldırı, ABD-Katar ilişkilerinde bir güven bunalımına yol açarken, Körfez ülkelerinin güvenlik endişelerini de artırdı. Bu durum, uzun yıllardır tartışılan ancak hayata geçirilemeyen "İslam NATO'su" fikrini yeniden gündeme getirdi. Peki, gerçekten İslam NATO'su kurulabilir mi?

Güvenlik Garantisi Tartışması

İsrail'in Katar'da Hamas yetkililerini hedef alan saldırısı, Orta Doğu'da önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. İsrail'in ilk kez, düşman olarak tanımlamadığı ve ABD için önemli bir müttefik olan bir ülkeye saldırması, bölgesel dengeleri sarstı. ABD'nin ateşkes görüşmeleri sırasında Hamas heyetine saldırı düzenlenmesine sessiz kalması, Katar'ın egemenliğine olduğu kadar ABD'nin bölgedeki stratejik pozisyonuna da bir meydan okuma olarak yorumlandı. Bu durum, ABD'nin Körfez ülkelerine verdiği güvenlik garantisi konusunu tartışmaya açtı.

ABD'nin Körfez ülkelerine verdiği güvenlik garantisi, İran Devrimi'nden bu yana "İran tehdidi"ne karşı koruma vaadi üzerine inşa edilmişti. Ancak, İsrail'in Katar'ı bombalamasına ABD'nin sessiz kalması, bu garantinin sorgulanmasına neden oldu. Körfez ülkeleri, ABD ortaklığının İsrail karşısında kendilerine bir güvenlik garantisi oluşturmadığını tecrübe etmiş oldular. Bu durum, bölge ülkelerini kendi güvenliklerini sağlama arayışlarına itebilir.

Körfez-ABD İlişkilerinde Kırılma

Katar'ın İsrail saldırganlığına karşı savunmasız kalması, BAE, Suudi Arabistan, Bahreyn ve Umman gibi ülkelerin de güvenlik kaygılarını artırdı. Bu ülkeler, Amerikan güvenlik garantilerinin herhangi bir anlamı olup olmadığını sorgulamaya başladı. Ayrıca, ABD menşeli savunma sistemlerinin, müttefik ülkelere karşı devreye girmeyecek şekilde kısıtlandığı ve yerli ve bağımsız hava savunma çözümlerinin hayati önem taşıdığı da bu olayla ortaya çıktı. Batılı ülkelerden alınan milyarlarca dolarlık silahların bir ülkenin savunma gücünü garanti altına almadığı da bu olayda açıkça görüldü.

İttifak İçin Fedakarlık Şart

Amerika'dan aldığı destekle Orta Doğu'da terör estiren İsrail saldırganlığının BM dahil hiçbir yapı tarafından durdurulamaması İslam dünyasında çare arayışlarını gündeme getirdi. Katar Başbakanı El-Sani'nin "İsrail'in saldırgan politikalarına karşı bölgedeki ülkelerin münferit tepkilerinin dışında koordineli ve kolektif bir bölgesel duruş sergilenmesi gerektiğini ifade etmesi İslam NATO'su kurulabilir mi düşüncesini gündeme getirdi.

İslam NATO'su kurulması mümkün olsa da, üye ülkelerin böyle bir birlikteliği gerçekleştirecek zihin dünyasına ve ortak çıkarlar etrafında bir araya gelebilme kültürüne sahip olmaları gerekiyor. Bölge ülkelerinin kaygıları ve çıkarları farklılık gösteriyor. Tüm bu farklılıklara rağmen ortak bir güvenlik sistemi geliştirebilmek karşılıklı fedakârlıklar gerektiriyor. Bu birlikteliğin önündeki engellerin başında bölgesel rekabetler geliyor. Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan ve İran arasında liderlik mücadelesi önemli bir engel olarak karşımıza çıkıyor. Mezhepsel ayrılıklar: Sünni-Şii gerilimi ve jeopolitik farklılıklar ortak güvenlik vizyonunu zora sokuyor.

  • Bölgesel rekabetler
  • Mezhepsel ayrılıklar
  • Liderlik mücadelesi

Artık Bir Şeyler Değişmeli

NATO benzeri bir yapılanmanın ortaya çıkması kısa vadede mümkün gözükmese de bölgesel tehditlere karşı güvenlik blokları, ortak savunma paktları ve askeri ittifakların geliştirilmesi artık zorunlu hale geldi. Nitekim Türkiye ile Mısır arasında 13 yıl aradan sonra ilk kez Doğu Akdeniz’de “Türkiye-Mısır Dostluk Denizi Deniz Harekâtı Özel Tatbikatı” yapılacak olması, Suudi Arabistan’ın 17 Eylül’de Pakistan’la imzaladığı ‘Stratejik Karşılıklı Savunma Anlaşması’ “İslâm NATO’su”nun ilk adımlarından biri olarak görülebilir.

İsrail’in Katar’ın ulusal egemenliğini yok sayan bu saldırıları, Gazze’de insanlık dışı soykırım, Suriye, Lübnan, Yemeni bombalaması geçtiğimiz aylarda İran’daki üst düzey yetkililere suikastlar düzenlemesi Mısır'a meydan okuyarak Philadelphi Koridoru’nu işgal etmeye devam etmesi, İHA'ları ve füzeleri, hiçbir egemenlik tanımadan Arap semalarında dolaşıyor olması… İsrail’e karşı kapsamlı, kararlı ve güçlü bir iradenin özellikle bölge ülkeleri tarafından ortaya konulmasını zorunlu kılıyor.

İslam NATO'su fikrini gerçekleştirmek çok kolay olmasa da Katar saldırıları ve son dönemde Gazze'de yaşananlar ve İsrail saldırganlığının İslam ülkelerinde bir şeylerin değişmesi gerektiği inancını uyandırması açısından bir milat olabilir. Hiç kimse güvende değil; ne Gazze, ne Doha ne de Tunus…