Türkiye'de iş kazaları can almaya devam ediyor. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) verilerine göre dünya genelinde her yıl yaklaşık 3 milyon kişi iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Peki, Türkiye'deki durum ne? İşverenler neden önlem almak yerine cezaları göze alıyor? İşte detaylar...
Türkiye'de İş Kazaları: Rakamlar Alarm Veriyor
Türkiye'de iş kazaları ve meslek hastalıkları, alınmayan önlemlerin ve görmezden gelinen risklerin acı bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu işverenlere açık yükümlülükler getirmesine rağmen, uygulamadaki yetersizlikler ve denetim eksikliği, işverenlerin gerekli önlemleri almaktan kaçınmasına neden oluyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre 2023 yılında Türkiye'de 681 bin 655 sigortalı iş kazası geçirdi ve 1.972 kişi hayatını kaybetti. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin (İSİG Meclisi) raporuna göre ise 2024 yılında en az 1.897 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bu rakamlar, Türkiye'deki iş güvenliği sorunlarının vahametini gözler önüne seriyor.
- Her yıl yaklaşık 3 milyon kişi iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle ölüyor.
- Türkiye'de 2023'te 681 bin sigortalı iş kazası geçirdi.
- 2024'te en az 1.897 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.
"Cezalar Caydırıcı Değil, İşverenler Maliyeti Ödüyor"
İş hukuku alanında uzman Avukat Tuba Güneş, iş kazalarındaki idari cezaların patronlar açısından caydırıcı olmadığını belirtiyor. Güneş, "Davaları incelediğimizde, işverenlerin önlem almak yerine yaptırımları göze aldığını görebiliyoruz. Çünkü her ne kadar mahkemelerde işçilerin lehine kararlar çoğunlukta olsa da işverenler için bu davalar, göze alınabilir bir maliyet olarak görülüyor," diyor.
Avukat Güneş, iş kazası sonucu tedavi ve dava süreçlerinde işçilerin karşılaştığı zorluklara da dikkat çekiyor: "İş kazası durumunda işçinin, ölümü halinde ailesinin tazminat davası açma hakkı var. Ancak bu noktada bir iş kazasını varlığından söz etmek bile zorlaşıyor. Çünkü iş kazasını, işverenin gecikmeden üç gün içinde bildirmesi gerekirken, uygulamada bu bildirim işçiye adeta bir lütuf gibi sunuluyor."
Ayrıca Avukat Güneş, tazminat davalarının maliyetine ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu: “Rakamsal olarak tahmini bir şey söyleyemiyoruz, ama maddi-manevi tazminat davalarında ciddi rakamlar çıkabiliyor. Özellikle ölümlü olduğunda, bu rakamlar daha artabiliyor. Ancak bunların icraya konulması, hukuki prosedürlerin sonrasındaki zamanı kullanmayı tercih ediyorlar. Zaman olarak ötelemek -Türkiye’deki enflasyonu da göz önüne alırsak- işveren için daha makul gelebiliyor. İşçiyi hukuk mücadelesinde yıpratmak amacıyla da bunu yapabiliyorlar.”
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Ne Öngörüyor?
Türkiye'de iş sağlığı ve güvenliği alanındaki temel düzenlemeleri belirleyen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 2012 yılında yürürlüğe girdi. Kanun, çalışanların sağlık ve güvenliğini korumak amacıyla işverenlere çeşitli yükümlülükler getiriyor:
- Risk değerlendirmesi yapmak: İşyerindeki tehlikeleri tespit etmek ve önlem planı hazırlamak.
- Önleyici tedbirler almak: Kaza ve hastalıkları önlemek için teknik ve organizasyonel önlemler almak.
- Çalışanları bilgilendirmek ve eğitmek: İşçilerin iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinçlendirilmesi ve düzenli eğitimlerin verilmesi.
- İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri sunmak: İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı görevlendirmek veya hizmet almak.
- Acil durum planları hazırlamak: Olası yangın, doğal afet veya ciddi kaza gibi durumlara karşı hazırlıklı olmak.
Kanun, hem kamu hem de özel sektördeki tüm işyerlerini kapsıyor. İşverenin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda idari para cezaları ve çeşitli yaptırımlar öngörüyor. Ancak uygulamada, denetim eksikliği ve cezaların caydırıcı olmaması eleştirilere neden oluyor.
Türkiye'deki iş kazaları ve meslek hastalıkları, sadece istatistiksel verilerden ibaret değil, aynı zamanda her birinin ardında yatan insan hikayelerini de barındırıyor. İşverenlerin önlem almaktan kaçınması ve cezaların caydırıcı olmaması, bu acı tablonun sürmesine neden oluyor. Daha fazla can kaybının yaşanmaması için iş sağlığı ve güvenliği konusunda daha ciddi adımlar atılması gerekiyor.