
CIA ve Trump Arasında Sızdırılan Yahudi Lobisi İddiaları!
ABD'deki çatı Yahudi lobisi AIPAC'in (Amerikan İsrail Kamu İlişkileri Komitesi) gizli toplantı kayıtlarının sızdırılması, siyaset dünyasında büyük yankı uyandırdı. Kayıtlarda, lobinin önde gelen isimlerinin, CIA Direktörü ve ABD Dışişleri Bakanı aracılığıyla İsrail'in savaş gündemini Beyaz Saray'da nasıl canlı tuttukları detaylı bir şekilde anlatılıyor. Bu durum, ABD'nin dış politikası üzerindeki lobilerin etkisini bir kez daha gözler önüne serdi.
AIPAC'in Gizli Toplantısında Neler Konuşuldu?
AIPAC'in 2025 Kongre Zirvesi başlıklı kapalı oturumundaki ses kayıtları, lobinin başındaki isim Elliot Brandt'ın çarpıcı ifadelerini içeriyor. Brandt, CIA Direktörü John Ratcliffe başta olmak üzere birçok üst düzey isim sayesinde Donald Trump'ın kararlarına ulaşılabildiğini ve bu kararları etkileyecek lobi faaliyetleri gerçekleştirilebildiğini belirtiyor. Bu açıklamalar, ABD siyasetinde lobiciliğin ne kadar derinlere nüfuz ettiğini gösteriyor.
AIPAC üyesi Dana Stroul'un itirafları ise daha da dikkat çekici. Stroul, "dostlarım sayesinde" diyerek İsrail'in Gazze Savaşı'yla birlikte Pentagon'a atandığını ve ilk 48 saat içinde İsrail'e ABD silahlarının gönderilmesini sağladığını ifade ediyor. Bu durum, lobilerin savaş politikaları üzerindeki doğrudan etkisini açıkça ortaya koyuyor.
AIPAC'in Hedefinde Kimler Var?
ABD ordusuna güvenmeyen AIPAC üyelerinin hedefinde ayrıca Filistinli akademisyenler ve büyük yapay zeka üreticisi firmalar da bulunuyor. Bu durum, lobinin sadece siyasi arenada değil, aynı zamanda akademik ve teknolojik alanlarda da etkili olmaya çalıştığını gösteriyor. Bu durumun nedenleri ise şöyle sıralanabilir:
- Filistinli akademisyenlerin İsrail karşıtı söylemleri engellemek
- Yapay zeka teknolojilerinin İsrail'in güvenliği lehine kullanılmasını sağlamak
- ABD'deki İsrail yanlısı kamuoyunu güçlendirmek
Lobicilik faaliyetleri, demokratik süreçlerin işleyişini etkileyebilecek potansiyele sahip olduğu için büyük önem taşıyor. Bu türden gizli toplantı kayıtlarının sızdırılması, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Bu durumun ABD dış politikası ve uluslararası ilişkiler üzerindeki etkileri önümüzdeki günlerde daha net bir şekilde görülecektir.