Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'in açıkladığı son veriler, Türkiye'nin iklim hedefleri açısından kritik bir tabloyu ortaya koyuyor. 2023 yılında sera gazı emisyonlarındaki %6,9'luk artış, Paris İklim Anlaşması'ndaki taahhütleri yerine getirme konusunda ciddi endişeler yaratıyor. Peki, bu artışın nedenleri neler ve Türkiye'yi bekleyen sonuçlar ne olabilir?
Sera Gazı Emisyonları Rekor Seviyede
TÜİK verilerine göre, Türkiye'nin toplam sera gazı emisyonları 2023 yılında 598,9 milyon tona (CO2 eşdeğeri) ulaştı. Bu, bir önceki yıla göre %6,9'luk bir artış anlamına geliyor. Kişi başına düşen sera gazı emisyonu miktarı da 7 milyon ton olarak kaydedildi ve bu da tarihin en yüksek seviyesi olarak kayıtlara geçti. Bu artışın en önemli nedenlerinden biri, enerji sektöründeki gelişmeler.
Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz, sera gazı emisyonlarındaki artışın enerji sektörü kaynaklı olduğuna dikkat çekiyor. Gürbüz, enerji sektörü kaynaklı emisyonların toplam emisyonlar içindeki payının %73,8'e çıktığını belirtiyor. Özellikle ithal kömürle çalışan termik santrallerin elektrik üretimindeki payının artması, bu durumu tetikleyen önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.
Gürbüz, "Emisyon artışıyla, ithal kömür kullanımının artışı arasında bir bağ var. İthal kömürün elektrik üretimindeki liderliği 2024 yılında da sürdü. Bu nedenle iklim krizine yol açan seragazı emisyonlarındaki artışın önümüzdeki yıl da sürmesi şaşırtıcı olmaz," şeklinde konuştu.
Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması Taahhütleri
Türkiye, Paris İklim Anlaşması'nı 2016'da imzalamış ve 2021'de onaylamıştı. Anlaşma kapsamında, 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefini benimsemiş ve 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını %41 azaltma taahhüdünde bulunmuştu. Ancak mevcut tablo, bu hedeflere ulaşmanın giderek zorlaştığını gösteriyor.
Özgür Gürbüz, Türkiye'nin enerji politikalarındaki yanlış tercihlerine dikkat çekerek, yapılması gerekenleri şu şekilde sıralıyor:
- Enerjiyi daha verimli kullanmak
- Talebi kontrol altına almak
- Yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmek
- Kömür santrallerini kapatmak için bir takvim belirlemek
- Gaz ve özellikle ulaşımda kullanılan petrol tüketimini azaltmak
Gürbüz, "Türkiye bu yıl Ulusal Katkı Beyanı’nı güncelleyip, eskisinden daha iyi bir emisyon hedefi açıklamak zorunda. Açıklanan son emisyon verileri kırmızı alarm veriyor. Böyle giderse 2030 hedefi tutturulamayabilir," uyarısında bulunuyor.
İklim Kriziyle Mücadelede Acil Adımlar Şart
Türkiye'nin sera gazı emisyonlarındaki artış, iklim kriziyle mücadelede daha kararlı ve etkili adımlar atılması gerektiğini açıkça gösteriyor. Kömür yatırımlarından vazgeçilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmesi ve enerji verimliliğinin artırılması gibi önlemlerin ivedilikle hayata geçirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, Türkiye'nin iklim hedeflerine ulaşması ve iklim krizinin olumsuz etkilerinden korunması mümkün olmayacak.
Türkiye'nin emisyon oranları yükselmeye devam ederse, küresel iklim değişikliği ile mücadelede aktif rol oynamak yerine, sorunun bir parçası haline gelme riskiyle karşı karşıya kalabilir. Bu durum, sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal açıdan da ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, Türkiye'nin iklim politikalarını yeniden gözden geçirmesi ve daha sürdürülebilir bir geleceğe yönelik adımlar atması hayati önem taşıyor.