
Türk Dizileri Toplumu Nasıl Değiştiriyor? Şok Analiz!
Türk dizilerinin toplum üzerindeki etkileri uzun zamandır tartışma konusu. Özellikle son yıllarda dizilerde işlenen konuların ve karakterlerin, toplumsal değerler üzerindeki etkileri merak uyandırıyor. Yazar Uğur Canbolat, Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı ile yaptığı röportajda, Türk dizilerinin sosyolojik boyutunu ve toplum üzerindeki değişimini derinlemesine inceledi.
Dizilerdeki Değişim ve Toplumsal Yansımaları
Prof. Dr. Süleymanlı, Türk dizilerindeki belirgin yön değişimine dikkat çekerek, önceleri İstanbul yalılarında geçen modern hayat hikayelerinin yerini, Anadolu'daki aşiret yapıları ve feodal ilişkilerin aldığını belirtiyor. Bu değişimin, Türkiye'nin toplumsal ve kültürel belleğinde yaşanan dönüşümle yakından bağlantılı olduğunu vurguluyor. Süleymanlı, "Bu sadece dekor değişimi değil; modernleşme ile geleneksel değerlerin çatışmasının farklı bir biçimde sahnelenmesidir" diyor. Ancak bu anlatıların çoğu zaman "töre", "namus", "sadakat" gibi kavramları romantik değil, şiddet ve güç ilişkileri üzerinden kurguladığını ifade ediyor. Bu durumun, toplumun geçmişine dair gerçek bir analizden ziyade, dramatik bir yeniden yazım anlamına geldiğini savunuyor.
Prof. Dr. Süleymanlı dizilerde aile kavramının ele alınış biçimini de eleştiriyor:
- Aile kavramı artık genellikle dramatik çatışmalar, toksik ilişkiler, ihanet, ensest ve şiddet ekseninde ele alınıyor.
- Oysa aile, Türk kültüründe güven, dayanışma ve sevginin sembolüdür.
- Fakat dizilerde sürekli krizler, hesaplaşmalar ve manipülasyonlar öne çıkıyor.
Aşiret Dizileri ve Dış İmajımız
Aşiret temalı yapımların Türkiye'nin gelenekle modernlik arasındaki gerilimini görünür kıldığını belirten Süleymanlı, bu yapımlarda erkek egemenliği, hiyerarşik düzen ve şiddetin çoğu zaman dramatik öğe olarak meşrulaştırıldığını söylüyor. Bu durumun, seyirciye "kültürel miras" değil, itaat ve tahakkümün estetize edildiği bir toplumsal model sunduğunu savunuyor. Ayrıca, Türk dizilerinin dış imajına etkilerine de değinen Süleymanlı, bu popülerliğin bazen yanlış temsillerin uluslararası düzeyde yayılmasına yol açtığını belirtiyor. Türk insanının, dizilerde sürekli entrikalar içinde yaşayan, güven duygusundan uzak bir topluluk olarak gösterilmesinin, Türkiye'nin kültürel imajına zarar verdiğini ifade ediyor. Hatta bazı ülkelerde Türk dizilerinin aile yapısına zarar verdiği gerekçesiyle yasaklanmasının bile gündeme geldiğini hatırlatıyor.
Gençler Üzerindeki Etkisi ve Çözüm Önerileri
Prof. Dr. Süleymanlı, gençlerin dizilerdeki karakterleri rol model olarak aldığını ve şiddet, manipülasyon veya yasak aşk gibi davranışların çekici biçimde sunulduğunda, bu tutumların normalleştiğini belirtiyor. Bu durumun, gençlerin gerçek ilişkilerinde sabır, sadakat ve güven gibi değerleri önemsiz görmeye başlamasına neden olduğunu ifade ediyor. Süleymanlı, dizilerin yalnızca piyasa ürünü olarak görülmemesi gerektiğini, toplumsal sorumluluk bilinciyle üretilen yapımların, Türkiye'nin hem kültürel kimliğini hem de aile yapısını güçlendireceğini vurguluyor. Senaryo aşamasında sosyologlar, psikologlar ve iletişim uzmanlarının sürece dahil edilmesi gerektiğini ve medya kurumlarının da izleyici davranışlarını sadece reyting rakamlarıyla değil, toplumsal etkiler açısından analiz etmesi gerektiğini savunuyor.
Sonuç olarak, Türk dizilerinin toplum üzerindeki etkileri göz ardı edilemez. Dizilerde işlenen konuların ve karakterlerin, toplumsal değerler, aile yapısı ve gençlerin davranışları üzerinde önemli etkileri bulunuyor. Bu nedenle, dizi sektörünün toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmesi ve yapımların kültürel kimliğimizi güçlendirecek, aile yapımızı koruyacak ve gençlere doğru rol modeller sunacak şekilde üretilmesi büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, kısa vadeli reyting başarıları, uzun vadede toplumsal sorunlara yol açabilir.











