Türkiye, terör örgütü PKK'nın fesih kararı almasıyla yeni bir diyalog sürecine giriyor. Ancak bu sefer, daha önceki çözüm süreçlerinden ve diğer ülkelerdeki benzer girişimlerden farklı bir yöntem izleniyor. 1 Ekim 2024 tarihinde resmi olarak başlayan bu süreçte, çözüm ajandası tersten işletiliyor. Peki, bu yeni yaklaşımın diğerlerinden farkı ne?
Geçmişten Farklı Bir Yaklaşım
Daha önceki süreçlerde, taraflar arasında güven oluşturmak amacıyla çeşitli adımlar atılırdı. Bunlar arasında uzlaşma deklarasyonları, parlamento komisyonları, yasal mevzuat düzenlemeleri ve infaz düzenlemeleri yer alıyordu. Ancak bu sefer, bu tür güven artırıcı önlemler önceden alınmadı. Devlet, terör örgütünün fesih kararını alıp bunu etkin bir şekilde uygulamaya koymasını bir "milat" olarak kabul etti.
Bu yaklaşımın temelinde, örgütün samimiyetine dair bir beklenti ve güvenin oluşması yatıyor. Geçmişte yaşanan olumsuz deneyimler, devletin daha temkinli bir yaklaşım sergilemesine neden olmuş olabilir. Ancak, bu durum aynı zamanda sürecin kırılganlığını da artırıyor. Zira, örgütün taahhütlerini yerine getirmemesi durumunda, sürecin başarısızlıkla sonuçlanma ihtimali bulunuyor.
Çözüm Sürecinde Yeni Bir Dönem
Türkiye'de 2012-2015 yılları arasında yürütülen çözüm süreci ve İspanya'da ETA, Birleşik Krallık'ta IRA, Kolombiya'da FARC örnekleri, bu alanda yapılan diğer önemli girişimlerdir. Ancak, Türkiye'nin bu seferki yaklaşımı, bu örneklerden de ayrılıyor. Diğer süreçlerde, genellikle taraflar arasında bir müzakere süreci yürütülürken, bu sefer örgütün tek taraflı bir fesih kararı alması ve devletin buna göre pozisyon alması söz konusu.
Bu durum, sürecin dinamiklerini ve olası sonuçlarını önemli ölçüde etkileyebilir. Zira, müzakere sürecinin olmaması, taraflar arasındaki beklentilerin ve taleplerin tam olarak anlaşılmamasına yol açabilir. Bu da, sürecin ilerleyen aşamalarında sorunlara neden olabilir.
Sürecin Muhtemel Sonuçları
PKK'nın fesih kararıyla başlayan bu yeni süreç, Türkiye için önemli bir dönüm noktası olabilir. Ancak, sürecin başarısı, tarafların samimiyetine, karşılıklı güvene ve atılacak adımlara bağlı olacak. Devletin, örgütün taahhütlerini yakından takip etmesi ve sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesi büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, bu girişim de geçmiştekiler gibi başarısızlıkla sonuçlanabilir.
Sonuç olarak, PKK'nın fesih kararıyla başlayan bu yeni diyalog süreci, Türkiye için tarihi bir fırsat sunuyor. Ancak, bu fırsatın değerlendirilebilmesi için, tarafların geçmişten ders çıkarması, karşılıklı güveni tesis etmesi ve şeffaf bir iletişim kanalı oluşturması gerekiyor. Aksi takdirde, bu girişim de hayal kırıklığıyla sonuçlanabilir ve Türkiye, terörle mücadelede yeni bir çıkmazın içine girebilir.