12 Mayıs 2025 Pazartesi

Necip Fazıl'ın Sırdaşı: Hilmi Oflaz'ın Vefa Dolu Hikayesi!

Neslihan Ünsal'ın kaleminden Hilmi Oflaz Söztut'un hikayesi, adını kendi çabasıyla yüceltmiş bir gönül adamının portresini çiziyor. Trabzonlu bir ailenin evladı olan Oflaz, Büyük Doğu Hareketi'ne gönül vermiş ve Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in en yakınındaki isimlerden biri olmuştu. Onun Üstad'a olan bağlılığı, sadece bir dostluk değil, aynı zamanda bir dava arkadaşlığıydı.

Üstad'ın Gölgesinde Bir Ömür

Hilmi Oflaz'ın Üstad Necip Fazıl ile tanışması, hayatının dönüm noktası olmuştu. Üstad hapse girdiğinde, Oflaz da onu yalnız bırakmadı. Mahmutpaşa'daki işini bırakarak Toptaşı Cezaevi'nin önüne yerleşti. Burada zarf ve kağıt satarak hem geçimini sağlıyor, hem de Üstad'ın ihtiyaçlarını karşılıyordu. Bu fedakarlık, tam bir buçuk yıl sürdü. Kızı Betül Oflaz, babasının Üstad'a duyduğu derin muhabbeti şu sözlerle anlatıyor: "Evimiz müstakil bir evdi, annemin tavukları vardı. O aralar Büyük Doğu’nun satışları düşmüş. Babam da Büyük Doğu dergisi satılsın diye 20-30 tavuğa birer insan ismi takarak tavukları Büyük Doğu’ya abone yapmış."

Büyük Doğu Sevdası ve Vefa

Hilmi Oflaz'ın Büyük Doğu dergisine olan bağlılığı da dillere destandı. Kızı Betül Oflaz, babasının derginin satışlarını artırmak için yaptığı ilginç bir yöntemi şöyle aktarıyor: "Babam da Büyük Doğu dergisi satılsın diye 20-30 tavuğa birer insan ismi takarak tavukları Büyük Doğu’ya abone yapmış. Bizim evdeki tavuk sayısı kadar Büyük Doğu dergisi gelirdi evimize." Bu anekdot, Oflaz'ın davasına olan bağlılığının ve yaratıcılığının somut bir örneğiydi.

İstanbul'a Uzanan Bir Hayat Hikayesi

Hilmi Oflaz'ın İstanbul'a gelişi de ilginç bir hikayeye sahip. Askerliğini Hadımköy'de yaparken, boş zamanlarını kitap okuyarak geçiriyordu. Kızı Betül Oflaz, babasının askerlik anılarını şöyle anlatıyor: "Askere giderken de kendini ziyaret edeceklere 'Bana sadece bulduğunuz, alabildiğiniz kitapları getirin' diyormuş. Nöbet sırasında, boş zamanlarında kitap okurmuş hatta kitap okurken bir komutanı denk gelmiş. 'Oğlum sigara da içiyorsun samanlık yanacak' demiş. 'Yok komutanım, ben dikkat ediyorum' demiş." Tezkeresini aldıktan sonra Çengelköy'e halasının yanına yerleşen Oflaz, bir daha Düzce'ye dönmedi.

Hilmi Oflaz Sofrası: Cömertliğin Sembolü

Hilmi Oflaz, cömertliği ve yardımseverliği ile de tanınırdı. Kızı, babasının bu özelliğini şu sözlerle vurguluyor: "Babam evine gelenleri tok olsalar da yedirip içirmeden kesinlikle salmazdı. Bir de şöyle bir huyu vardı; yer misin, içer misin diye asla sormazdı kimseye. Önüne getirtirdi. Halil İbrahim sofrası derdi, mutlaka tatman lazım. İkramda bulunmayı çok severdi." Bu cömertlik, vefatından sonra da "Hilmi Oflaz Sofrası" adıyla devam etti ve onun anısını yaşatmaya devam ediyor.

Hilmi Oflaz Söztut, sadece Necip Fazıl'ın sırdaşı değil, aynı zamanda vefalı bir dost, cömert bir insan ve davasına bağlı bir gönül adamıydı. Onun hayatı, fedakarlık, adanmışlık ve insan sevgisiyle dolu bir örnek teşkil ediyor. Bugün hala onun adı, iyilikle ve güzellikle anılıyor.

İlgili Haberler