Mattia Ahmet Cinayeti: Bıçak Kararı Tartışması! Bakanlık Ne Dedi?
Gündem

Mattia Ahmet Cinayeti: Bıçak Kararı Tartışması! Bakanlık Ne Dedi?


21 May 20255 dk okuma9 görüntülenmeSon güncelleme: 04 June 2025

İstanbul Kadıköy'de 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi'nin trajik ölümüyle sonuçlanan bıçaklı saldırı, kamuoyunda büyük bir infial yaratmıştı. Olayda kullanılan bıçağın "yasaklı bıçak" olarak değerlendirilmemesi, tartışmaları alevlendirmişti. Adalet Bakanlığı, yükselen tepkiler üzerine yazılı bir açıklama yaparak konuya açıklık getirmeye çalıştı.

Bakanlık Açıklaması: Bıçak Yasal mıydı?

Adalet Bakanlığı'nın açıklamasında, olayda kullanılan bıçağın 6136 sayılı "Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun" kapsamında suç sayılan aletlerden olmadığı belirtildi. Bakanlık, bu tür aletlerin suç teşkil etmesi için belirli bir şekil ve uzunlukta olması gerektiğini vurguladı. Açıklamada dikkat çeken ifadeler yer aldı:

Evde kullandığımız bir ekmek bıçağı, yasa dışı bıçaklar arasında yer almaz. Ancak bu bıçakla bir kişiye zarar verirseniz, o bıçak olayın niteliğine göre suç aleti sayılır.

Bakanlık, söz konusu bıçağın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 6. maddesi kapsamında değerlendirildiğini ve taş, sopa veya herhangi bir nesneyle yaralama ya da öldürme gerçekleşmesi halinde bu nesnelerin de "silah" olarak kabul edildiğini bildirdi.

Yasal Süreç Nasıl İşledi?

Mattia Ahmet Minguzzi'nin ölümüne sebep olan suça sürüklenen çocuk B.B. hakkında, bıçağın yasaklı niteliği taşımadığı gerekçesiyle "izinsiz bıçak bulundurma" suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmişti. Bu karar, kamuoyunda büyük bir şaşkınlık ve öfkeye yol açmıştı. Bakanlık ise bu kararın yasal çerçevede verildiğini savundu.

Bu tür olayların önüne geçmek ve kamu vicdanını rahatlatmak adına, yasal düzenlemelerin daha da sıkılaştırılması ve mevcut yasaların daha etkin bir şekilde uygulanması büyük önem taşıyor. Çocukların şiddetten korunması ve suçluların hak ettikleri cezayı alması için toplumun tüm kesimlerinin işbirliği yapması gerekiyor.

Bu vahim olay, sadece bir hukuksal tartışma olmanın ötesinde, toplumumuzdaki şiddet sorununa ve gençlerin geleceğine dair derin bir endişe kaynağıdır. Umuyoruz ki, bu tür acı olaylar bir daha yaşanmaz ve adalet yerini bulur.